İngilizcede Simple Present Tense (geniş zaman) cümleler, bir işin her zaman yapıldığını anlatırlar.
Simple Present Tense (geniş zaman) İngilizce'de en önemli Tense'dir. Diğer bütün "Zaman"lar Simple Present Tense cümleler esas alınarak kurulurlar.
Önce, Simple Present Tense cümlenin tanımını yapalım.
Bir iş her zaman yapılırmış gibi ifade ediliyorsa, o cümle geniş zamandır. "Ben giderim. Siz koşarsınız. Onlar uyurlar." gibi. Şimdi "Ben bir e-mail yazarım." cümlesini bu çatıya göre kuralım.
Simple Present Tense cümleleri kurmak için, başa özne sonra fiil ve daha sonra nesne getirilir.
Özne
|
Fiil
|
Nesne
|
I
|
write
|
an email.
|
Ben email yazarım.
|
You write an email.
Sen e-mail yazarsın.
Simple Present Tense de şöyle bir özellik vardır.
Kuracağımız cümlede, özne üçüncü tekil şahıssa fiilin sonuna “s” getirilir. Ancak çoğul 3. şahıslarda ve diğer şahıslarda “s” getirilmez.
He writes an email.
She writes an email.
O email yazar.
Ancak, “Our friend” (bizim arkadaşımız) müzikten hoşlanır, cümlesini kurmak istersek,
Our friend likes music.
Bizim arkadaşımız müzikten hoşlanır.
Dememiz gerekir. Buradaki “bizim” sıfatı sizi yanıltmasın. Çünkü, asıl kelime, yani işi yapan özne, “biz” değil, “bizim arkadaşımız”dır. Yani bir tek kişidir. Bu nedenle fiil “s” alır.
Eğer “bizim arkadaşlarımız” deseydik, yani öznemiz “Our friends” olsaydı, o zaman çoğul olacaktı ve kuralımıza göre fiil “s” almayacaktı. Cümlemiz,
Our friends like music.
Bizim arkadaşlarımız müzikten hoşlanır.
olacaktı. Bunun gibi,
Ahmet and Ayşe write an email.
Ahmet ve Ayşe e-mail yazarlar.
My father gives me money.
Babam bana para verir.
Our fathers give us money.
Bizim babalarımız bize para verirler. olur.
I go to school everyday.
Ben her gün okula giderim.
My sister lives in Kırıkkale.
Benim kız kardeşim Kırıkkale’de yaşar.
Children play in the garden.
Çocuklar bahçede oynarlar.
Hasan reads story books every night.
Hasan her gece hikaye kitapları okur.
My mother loves me.
Annem beni sever.
She puts her books into the bag.
O, kitaplarını çantanın içine koyar.
İngilizcede fiilleri, yalnız başına söylediğimiz zaman başlarına getirilen “to” eki (to go: gitmek, to write: yazmak), mek, mak anlamına gelir. İsimlerin başına geldiği zaman ise, e, a, ye, ya anlamı verir. (Örneğin; to
Ankara : Ankara’ya, to school: okula)
Simple Present Tense ile kuracağımız cümlelerin olumsuz ve soru şekillerinde “do” yardımcı fiilini kullanacağız.
Simple Present Tense ile olumsuz cümle kurmak için,olumlu cümlemizi aynen alacağız ve özne ile fiil arasına “do not” eklerini getireceğiz.
I go to school. Ben okula giderim. (olumlu)
I do not go to school. Ben okula gitmem. (olumsuz)
You go to school. Sen okula gidersin.
You do not go to school. Sen okula gitmezsin.
Yalnız üçüncü tekil şahıslarda “do not” yerine “does not” ekleri getirilir.
Örneğin,
He goes to school. O, okula gider.
He does not go to school. O, okula gitmez.
Yani olumlu cümlelerde asıl fiilin sonuna getirilen “s” veya “es” eki “do” yardımcısının sonuna getiriliyor ve asıl fiil aynen kalıyor.
We go to school. Biz okula gideriz.
We do not go to school. Biz okula gitmeyiz.
You go to school. Siz okula gidersiniz.
You do not go to school. Siz okula gitmezsiniz.
They go to school. Onlar okula giderler.
They do not go to school. Onlar okula gitmezler.
She does not go to
Antalya every summer.
O, her yaz Antalya’ya gitmez.
Ali does not drink milk at breakfast.
Ali kahvaltıda süt içmez.
Ali does not drink milk at breakfast.
Ali kahvaltıda süt içmez.
“to look” bakmak fiilinden sonra, “e, a, ye, ya” eki olarak “to” yerine “at” kullanılır.
“I look to the birds” diyemeyiz. Bunun yerine “I look at the birds” diyebiliriz.
I do not drink milk at breakfast.
Ben kahvaltıda süt içmem.
You do not listen to the radio in the morning.
Siz sabahları radyo dinlemezsiniz.
We do not buy butter from the bakery.
Biz fırından tereyağı satın almayız.
Konuşma dilinde genellikle “do not” kısaltılarak “don’t” olarak kullanılır. “does not”ın kısaltılmışı da “doesn’t” tır.
I don’t go to school.
Ben okula gitmem.
He doesn’t go to school.
O, okula gitmez.
Örneğin:
He goes to school. O, okula gider.
Does he go to school? O, okula gider mi?
We go to school. Biz okula gideriz.
Do we go to school? Biz okula gider miyiz?
They go to school. Onlar okula giderler.
Do they go to school? Onlar okula giderler mi?
Do Ahmet and Hasan put their books on the table?
Hasan ve Ahmet kitaplarını masaya koyarlar mı?
Do you see your friends everyday?
Siz hergün arkadaşlarınızı görür müsünüz?
No, we don’t see our friends every day.
Hayır, biz hergün arkadaşlarımızı görmeyiz.
We see our friends on Sundays.
Biz arkadaşlarımızı Pazar günleri görürüz.
Simple Present Tense ile çok sık kullanılan zaman zarfları
Everyday Her gün
Every Sunday Her pazar
Every night Her gece
Every summer Her yaz
Every winter Her kış
Every week Her hafta
Every morning Her sabah
Every evening Her akşam
Simple Present Tense ile örnek cümleler
Do you like apples?
Elma sever misiniz?
No, I do not like apples.
Hayır, ben elma sevmem.
I like oranges
Ben portakal severim.
Do you drink milk?
Siz süt içer misiniz?
Does he write an email?
O, e-mail yazar mı?
3. Tekil şahıslarda da “do” yerine “does” getireceğiz ve fiilin sonundaki “es” takısını kaldıracağız.
Örneğin:
I go to school. Ben okula giderim. (olumlu düz cümle)
Do I go to school? Ben okula gider miyim? (soru cümlesi)
You go to school. Sen okula gidersin.
Do you go to school? Sen okula gider misin?
Şimdi de Simple Present Tense cümlelerin soru şeklini görelim.
Simple Present Tense soru cümlelerinin çatısını da şöyle kuracağız: Olumlu cümleyi aynen alacağız ve öznenin başına “do” yardımcı fiilini getireceğiz.
My father doesn’t drink tea at breakfast.
Babam kahvaltıda çay içmez.
They don’t live in this house.
Onlar bu evde yaşamazlar.
Ayşe does not look at the wall.
Ayşe duvara bakmaz.
He does not look at his book.
O, kitabına bakmaz.
I put my money into my pocket.
Ben paramı cebime koyarım.
Ali drinks milk every morning.
Ali her sabah süt içer.
We go to the seaside every summer.
Biz her yaz deniz kenarına gideriz.
I speak to my friends everyday.
Ben hergün arkadaşlarımla konuşurum.
We love children.
Biz, çocukları severiz.
|